ZEYTİN AĞAÇLARI VE MADENCİLİK ÜZERİNE KONUŞMA
Zeytin ağacı…
İnsanlık tarihinin tanığı, barışın sembolü, medeniyetin köküdür.
Bin yıldır Anadolu’nun toprağında kök salmış, gölgesinde kuşaklar yetişmiş, dallarında bereketin dili yeşermiştir.
Bu topraklarda zeytin ağacı sadece bir bitki değil; kültürün, emeğin ve yaşamın kendisidir.
Bugün geldiğimiz noktada, madencilik faaliyetleri ile zeytinlik alanlarımızın karşı karşıya bırakılması, sadece doğanın değil, geleceğimizin de sınandığı bir dönüm noktasıdır.
Hiçbir ekonomik kazanç, bir zeytin ağacının bin yılda oluşturduğu yaşam döngüsünden daha değerli olamaz.
Madeni çıkarabiliriz, ama kuruyan bir zeytinliği geri getiremeyiz.
Madencilik elbette bir ihtiyaçtır ama doğayla çatışmadan, bilim ve vicdanla yürütüldüğü sürece anlam taşır.
Bir ülkenin kalkınması, toprağını yok etmekle değil; doğasıyla, üretimiyle ve insanıyla birlikte büyümekle mümkündür.
Zeytin, bu topraklarda medeniyetin mirası, geleceğin sigortasıdır.
Onu korumak, yalnız üreticinin değil, bu ülkenin her ferdinin ortak sorumluluğudur.
Bugün karar vermek zorundayız:
Kısa vadeli kazançların mı, yoksa uzun vadeli yaşamın mı yanında olacağız?
Biz TARIMKON olarak diyoruz ki:
Toprağa dokunan her el, madene değil, yaşama yatırım yapmalıdır.
Çünkü zeytin ağaçları sadece meyve vermez;
barışı, sabrı, emeği ve bereketi yeşertir.
Ve biz inanıyoruz ki; bir ülkenin zenginliği yerin altındaki madeninde değil,
yeryüzündeki yeşilinde gizlidir.
0 Yorumlar