SU MONARŞİLERİ
“Geleceğin Petrolünü Kim
Kontrol Edecek?”
21. yüzyılın
en stratejik kaynağı artık enerji değil, su. Petrol, yüzyılı
şekillendirdi, su, geleceği yönetecek. Ancak bu kez mesele yalnızca üretim
değil, yaşamın egemenliği meselesidir. Çünkü su, yalnızca bir kaynak
değil varoluşun damarlarında akan bir hâkimiyet aracına dönüşmüştür.
Bugün birçok ülke ne toprağını ne
de sınırlarını; su rezervlerini korumak için savaşıyor. Nehirlerin yönü,
barajların kapasitesi, yeraltı sularının derinliği artık jeopolitik silah
haline geldi. Orta Doğu’dan Afrika’ya, Asya’dan Latin Amerika’ya kadar birçok
bölge, “su diplomasisi” adı altında yeni bir güç rekabetine sahne oluyor. Su
yollarını kontrol eden devletler, yaşamı yönetme hakkını da ellerinde
tutuyor.
Yeni su ekonomisinde her damla bir jeostratejik veri.
Küresel şirketler, su yönetim
sistemlerini özelleştiriyor, ulusların egemenliği, şişelenmiş suların
fiyatına indirgeniyor. “Kaynak paylaşımı” adı altında yapılan anlaşmalar,
aslında egemenlik devri anlamına geliyor. Bir ülkenin barajını finanse
eden bir yabancı fon, o ülkenin geleceğini de ipotek altına alıyor.
Tıpkı enerji piyasasında olduğu
gibi, şimdi “su kartelleri” doğuyor. Su boru hatları, yeni enerji
hatlarının yerini alıyor. Veri merkezleri, tarım arazileri ve şehirler, suya
erişim üzerinden yeniden sınıflandırılıyor. Artık güvenlik stratejileri
bile “su risk endeksleri” ile belirleniyor. Kuraklık, sadece iklim değil; jeopolitik
bir yaptırım aracı haline geldi.
Bu tablo, geleceğin büyük
sorusunu fısıldıyor: Petrolün sahipleri dünyayı şekillendirdi, suyun
sahipleri geleceği şekillendirecek.
Gerçek sürdürülebilirlik, suyu
ticarileştiren değil, yaşamın ortak hakkı olarak koruyan anlayışta
gizlidir.
Unutmayalım:
Suya sahip olan, sadece kaynağa değil, insanlığa hükmeder.

0 Yorumlar