KARBON EMPERYALİZMİ
“Yeşil Görünümlü Hâkimiyet Modeli”
Dünya, artık sadece savaşlarla
değil, sürdürülebilirlik politikalarıyla da yönetiliyor. Görünürde
çevreyi koruma amacı taşıyan iklim yasaları, gerçekte yeni bir küresel
güç mimarisi inşa ediyor. “Yeşil dönüşüm” adı altında, karbon salınımı
ölçülüyor, vergilendiriliyor, sınırlanıyor ama bu sınırlar her ülke için eşit
değil. Zengin ülkeler kirletme hakkını satın alırken, gelişmekte olan ülkeler karbon
borçlusu ilan ediliyor. Böylece çevrecilik, yeni çağın sömürge
ideolojisine dönüşüyor.
Bu yeni düzenin adı: karbon
emperyalizmi. Artık fetihler toprakla değil, karbon kotalarıyla
yapılıyor. Gelişmiş ülkeler, kendi endüstriyel günahlarını “karbon kredisi”yle
aklarken, yoksul ülkelerin ormanları, tarlaları ve hatta nefes alan doğası, “karbon
dengeleme alanı” olarak kiralanıyor. Afrika’da bir çiftçi, kendi ağaçlarını
kesemez hale gelirken, Avrupa’da bir şirket, o ağacın gölgesinde emisyon
hakkı satın alıyor. Bu, çevre koruma değil, küresel ekolojik
hiyerarşinin yeniden kurulmasıdır.
Karbon piyasası, yeni bir enerji
aristokrasisi yaratıyor. Kimin karbonu fazla, kimin az olacağına
uluslararası finans kurumları karar veriyor. Böylece sanayi bağımsızlığı
artık çevre yasalarına, tarımsal üretim ise karbon sertifikalarına bağlı
hale geliyor. Bu sistemde bir ülkenin kalkınma hakkı, karbon limitine takılıyor,
teknoloji transferi yerine “yeşil borçlandırma” geliyor.
“Yeşil mutabakat” kavramı,
çevreci bir vizyon değil, yeni bir ekonomik kontrol mekanizması olarak
işliyor. Küresel güçler, karbon üzerinden dijital gümrük duvarları
kurarak ticaret yollarını yeniden tanımlıyor. Tarım, enerji, sanayi ve lojistik,
hepsi bu görünmez duvarın arkasına hapsediliyor.
Gerçek çevrecilik, insanı
cezalandıran değil; doğayla adil bir denge kuran sistemdir. Ama bugünün
iklim düzeninde denge, yine güçlünün elinde. Çünkü karbon emperyalizmi, doğayı
değil, kural koyanı korur.
Gelecek, çevre bahanesiyle değil,
vicdanla yönetilen bir gezegen düzeni kurulduğunda gerçekten yeşil
olacak.
Ve unutulmamalı: Doğayı
kurtarmanın ilk şartı, insanın sömürülmediği bir sistem kurmaktır.

0 Yorumlar