KÜRESEL GIDA KARTELLERİ: TARIMIN GÖRÜNMEYEN FİNANSÖRLERİ VE JEO­POLİTİK STRATEJİLER


KÜRESEL GIDA KARTELLERİ: TARIMIN GÖRÜNMEYEN FİNANSÖRLERİ VE JEO­POLİTİK STRATEJİLER

Dünya artık tohumla yönetiliyor.

Bir zamanlar enerji üzerinden kurulan küresel düzen, bugün “gıda” ekseninde yeniden şekilleniyor. Tarım, artık sadece üretim değil; ulusların kaderini belirleyen stratejik bir cephe. Bu cephenin görünmeyen aktörleri ise, kendilerini “küresel gıda kartelleri” olarak gizleyen finansal güçlerdir.

Petrol çağında kim enerjiye hâkimse, 21. yüzyılda da kim tohuma, suya ve gıdaya hâkimse o gücü elinde tutmaktadır. Küresel tarım piyasasının neredeyse %80’i yalnızca birkaç dev şirketin elindedir, tohumda, gübrede, yem hammaddesinde, ilaçta ve hatta dağıtım zincirinde aynı sermaye grupları vardır. Bu devler yalnızca üretimi değil, üreticiyi de kontrol eder. Çünkü toprağa giden her kredi, her sigorta, her lojistik hattı aslında bu görünmez ağın bir parçasıdır.

Bu karteller, yalnızca ticari değil, jeopolitik araçlar üretir. Gıdayı kullanarak ülkeleri hizaya sokar, pazarlık masasında açlığı bir tehdit unsuru haline getirirler. Bir ülkenin ithalatına yön veren, tarım politikasına fon sağlayan, hatta “iklim dostu üretim” bahanesiyle kendi standartlarını dayatan bu sistem, aslında küresel tahakkümün yeni formudur.

 

Artık savaşlar silahla değil, tohum lisanslarıyla kazanılıyor.

Görünürde yardım projeleriyle, sürdürülebilirlik fonlarıyla, yeşil mutabakat protokolleriyle sahneye çıkan bu yapılar, gerçekte tarımsal bağımlılığı kalıcı hale getiren bir ekonomi-politik ağ örmektedir. Afrika’da tohum bankaları açan fonlar, aynı zamanda bu ülkelerin ithalat rotalarını belirler. Orta Doğu’da tarımsal destek adıyla kurulan şirketler, su kaynaklarının yönetimini devralır. Asya’da “verimlilik yatırımı” diye sunulan hibeler, yerli üreticiyi uluslararası sözleşmelere mahkûm eder.

Oysa gıdanın güvenliği, artık yalnızca üretimle değil, ekonomik egemenlikle ilgilidir. Bir ülke kendi tohumunu, gübresini, yemini ve üretim zincirini kontrol etmiyorsa, toprağı da geleceği de başkalarının elindedir. Tarımsal bağımsızlık olmadan hiçbir ülke tam egemen sayılmaz.

 

Bu nedenle yeni dönemin adı “Gıda Jeopolitiği”dir.

Küresel kartellerin oyun alanı haline gelen tarım ekonomisi, artık stratejik bir savunma hattı olarak ele alınmalıdır. Türkiye gibi üretim gücü, iklim çeşitliliği ve coğrafi avantajı yüksek ülkeler; bu kartel sistemine karşı bölgesel üretim birlikleri kurmak zorundadır. Tohumdan sofraya kadar uzanan zinciri yerli ve milli bir perspektifle kurabilen her ülke, yarının süper gücü olacaktır.

Çünkü artık mesele yalnızca “doymak” değil; kimin neyle doyduğu, kimin neye bağımlı olduğu meselesidir.

Gıdayı kontrol eden, insanlığı yönetir.

Ve bugün insanlığın geleceği, bir tohum tanesi kadar küçük ama bir imparatorluk kadar büyük bir gücün içindedir.

Yorum Gönder

0 Yorumlar