TOPRAK BANKASI: YENİ DÜNYA DÜZENİNİN MÜLKİYET ALTYAPISI


 TOPRAK BANKASI: YENİ DÜNYA DÜZENİNİN MÜLKİYET ALTYAPISI

Uluslararası toprak alımlarının arkasındaki jeoekonomik ağlar.

 

Toprak, insanlık tarihinin ilk sermayesi; bugünse son mülkiyet alanı. Bir zamanlar savaşlar toprak için yapılırdı, şimdi ise toprak savaşsız fethediliyor. Küresel şirketler, fonlar ve devlet destekli yatırımcılar; Afrika’dan Asya’ya, Latin Amerika’dan Doğu Avrupa’ya kadar milyonlarca hektarlık araziyi “sessizce” satın alıyor.

Bu görünmez hareketin adı: Toprak Bankası yani gezegenin mülkiyet haritasını yeniden çizen finansal ağ.

 

Artık tarım, sadece üretim değil, stratejik yatırım alanı.

Bir ülkenin sahip olduğu toprak miktarı değil, kimlerin o toprağa sahip olduğu yeni güç göstergesi haline geldi. Toprak, tıpkı petrol veya altın gibi küresel bir “varlık sınıfı”na dönüştü. Bankalar, sigorta fonları ve teknoloji devleri, gıda arz güvenliği bahanesiyle devasa arazileri satın alıyor; üretimi değil, erişimi kontrol ediyor. Bu sistemde toprağın sahibi değil, kiracısı olan ülkeler; kendi gıdasını üretemez hale geliyor.

 

“Toprak Bankası” kavramı, yalnızca ekonomik değil, jeopolitik bir enstrüman.

Afrika’nın verimli toprakları, Çin ve Körfez ülkelerinin yatırım fonları tarafından, Ukrayna’nın tahıl ovaları, Avrupa ve ABD merkezli şirketler tarafından, Latin Amerika’nın orman arazileri ise karbon kredisi bahanesiyle çevre fonları tarafından ele geçiriliyor. Yani küresel sermaye, sadece toprağı değil, geleceğin üretim hakkını satın alıyor. Bu süreçte dikkat çeken nokta: Toprağın artık yalnızca tarımsal değil, finansal bir varlık olarak görülmesi.

Arazi alımları, üretim değil, teminat amacıyla yapılıyor.

Toprak, “dijital mülkiyet sertifikaları” ve “blockchain tabanlı tapular” aracılığıyla küresel piyasalarda alınıp satılabilir hale geliyor. Yani gezegen, görünmez bir borsa haline gelmiş durumda. Bu borsa, gıdayı değil, gıdanın geleceğini fiyatlıyor.  Bu yeni düzenin en tehlikeli boyutu, “topraksız devlet” olgusu. Bir ülke kendi tohumuna, suyuna ve toprağına hükmedemiyorsa, egemenliğini kaybetmiştir.

Toprağın bankalaşması, ulusların gıda bağımsızlığını paraya endeksli hale getiriyor. Ve her hektar, artık bir ülkenin geleceğinden çalınan bir parça anlamına geliyor.

Sonuç olarak, toprak yeniden dünyanın en stratejik kaynağına dönmüştür. Ama bu kez fetihler ordularla değil, sözleşmelerle yapılmaktadır. Yeni dünya düzeninin altyapısı artık ne enerjiyle ne teknolojiyle kuruluyor mülkiyetle kuruluyor.

Ve o mülkiyetin adı: Toprak Bankası.

Yorum Gönder

0 Yorumlar