KAYBOLAN TANELERİN HESABI
ÇİFTÇİ ÜRETİRKEN UMUT EKER, BİZ TÜKETİRKEN FARKINDALIK
BİÇMELİYİZ
Bir ülkenin kalkınma grafiği,
yalnızca sanayi üretimiyle değil, toprağında kaybolan tanelerle ölçülür.
Çünkü her kayıp, bir çiftçinin alın terinden, doğanın sabrından ve toplumun
geleceğinden çalınan bir değerdir. Bugün dünyanın dört bir yanında milyonlarca
ton tahıl, meyve, sebze ve süt ürünü, sofraya ulaşamadan yok oluyor, oysa bu
kayıplar yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda varoluşsal bir krizin
göstergesidir.
Tarladan başlayan bu kayıp
zinciri, plansız üretimden, yanlış depolamaya, lojistik eksiklerinden,
bilinçsiz tüketime kadar uzanıyor. Bir buğday tanesi, toprağa düşmeden
önce rüzgarla, taşımada, öğütmede ya da rafta değerini yitiriyor. Bu sadece bir
üretim hatası değil, insanlığın farkındalık eksikliğidir. Çünkü her
tanenin arkasında bir yaşam döngüsü, bir su damlası, bir güneş ışığı ve bir
emeğin hikayesi vardır.
Gelişmiş ülkeler, gıda
kayıplarını azaltmak için teknolojik sistemler geliştiriyor, sensörlerle,
dijital tarım altyapılarıyla verim zincirini izliyor. Ancak asıl çözüm,
teknoloji kadar bilinçli tüketim kültüründe gizlidir. Bir ülke,
üreticiyle tüketici arasındaki farkındalık köprüsünü kuramadıkça, kaybolan
taneler yalnızca toprağın değil, geleceğin de kaybı olur.
Çiftçi üretirken umut eker,
çünkü bilir ki toprak, sabırla karşılık verir. Ancak o umudun meyvesi, tüketim
zincirinde farkındalığa dönüşmezse, bereket bir yanılsamaya dönüşür. Gıdaya
saygı duymak, üreticiye saygı duymaktır. Her lokmada bir çiftçinin emeği, bir
doğanın dengesi, bir toplumun vicdanı vardır.
Sonuçta, kaybolan tanelerin
hesabı, yalnız tarımın değil, toplumun vicdan muhasebesidir. Gıdanın gerçek
değeri, fiyatında değil, farkındalığındadır. Üretim umutla başlar,
sürdürülebilirlik farkındalıkla tamamlanır.

0 Yorumlar