DUYGUSAL VERİMLEME

 


DUYGUSAL VERİMLEME

Üretim sadece fiziksel değil, ruhsal bir süreçtir.

Üretim, yalnızca toprakla değil, insanın iç dünyasıyla da ilgilidir. Çünkü her emek, bir duygunun biçimlenmiş hâlidir. Toprağa sevgiyle bakan el, tohumun direncini artırır, umutsuz bir üretici, en bereketli toprağı bile kurutur. Bilim, verimliliği ölçer, ama duygusal verimliliği hâlâ tam tanımlayamaz. Oysa insanın içsel frekansı, doğanın ritmiyle birleştiğinde gerçek üretim başlar.

Toprak, duygusal bir organizmadır. Onu dinleyen, onunla hisseden, ona teşekkür eden insan, biyolojik değil, duygusal üretim yapar. Tarımın asıl gücü, teknolojiden değil, insanın doğayla kurduğu ruhsal rezonanstan gelir. Duygusal verimleme, üretimi bir kazanç değil, bir farkındalık eylemine dönüştürür.

Her tarlanın kendine özgü bir sesi, her çiftçinin kendine ait bir duygusal kodu vardır. Bu kod çözüldüğünde, üretim sadece artmaz, anlam kazanır. Çünkü üretmek, doğayı sömürmek değil, onunla birlikte nefes almaktır.

 

Toprakla kurulan bağ, yalnızca tohumun değil, insanın da yeniden doğumudur.

 

Bugün sanayi, üretimden ruhu çekip almıştır. Verimlilik artık nicelikle, başarı ise hızla ölçülüyor. Oysa gerçek verim, ruhun toprağa kattığı anlamla ölçülür. Bir üretici, ektiği bitkinin duygusunu hissedebiliyorsa, o ürün yalnızca gıda değil, enerji, yaşam ve bilinç üretir.

Duygusal verimleme, geleceğin en büyük tarımsal devrimidir. Çünkü sürdürülebilirlik, makineyle değil, insanın içsel bütünlüğüyle mümkündür. Üretim, sevgiyle başlar, sabırla sürer, şükranla biter.

Bir tohumun yeşermesi, yalnızca doğa yasası değildir, o, insanın evrenle kurduğu en eski diyalogdur.

Çünkü üretim, doğanın diliyle konuşan bir ruhun eseridir.


Yorum Gönder

0 Yorumlar