TARIM VE YAPAY DİN

TARIM VE YAPAY DİN

Teknoloji, doğanın yerini alırken insan inancını da dönüştürüyor.

 

İnsanlık, toprağa inanarak başladı. Yağmurun bereketine, güneşin sıcaklığına, mevsimlerin döngüsüne güvenerek yaşamını kurdu. Doğa hem kutsal hem üretkendi. Fakat modern çağda bu inanç, dijital laboratuvarlara, yapay zekâya ve algoritmik sistemlere devrediliyor. Artık üretim, doğanın ritmine değil, veri tabanlarının planına göre şekilleniyor.

Tarım, insanın inancını en çok yansıttığı alandır, çünkü tohum ekmek aslında geleceğe dua etmektir. Ancak bugün bu dua, makineler tarafından hesaplanıyor. Yapay zekâ destekli tarım sistemleri, yağış tahminlerinden hasat zamanına kadar her kararı insandan daha isabetli verir hale geldi. Fakat bu ilerleme, insanın doğayla olan manevi bağını yavaşça koparıyor. Artık toprağa güven değil, algoritmaya güven dönemi başladı.

Bu dönüşüm sadece teknolojik değil, teolojik bir kırılmadır. İnsan, binlerce yıldır doğayı kutsal kabul ederken, şimdi kutsallığı teknolojiye devrediyor. Veri tanrılaşırken, doğa dünyevileşiyor. Tarım artık bir ibadet değil, bir işlem haline geldi. Suyun akışı, tohumun DNA’sı, hayvanın metabolizması, hepsi “optimize edilebilir veriler”e dönüştürüldü. Bu yaklaşım, doğayı değil, doğanın taklidini üretir.

 

Oysa toprağın bilgeliği, kodla değil, sabırla anlaşılır. Yapay din, insana kolaylık sağlasa da anlamı azaltır. Çünkü üretimin ruhu, sadece verimlilikte değil, dönüştürücü emeğin maneviyatında gizlidir.

Bugün artık büyük bir soru insanlığın kapısında duruyor: Doğayı kodlayan mı, Tanrı olur, yoksa toprağa dokunan mı, insan kalır?

Teknoloji, inancı şekillendirebilir, ama doğayı ikame edemez. Tarımda yapay sistemler gelişirken, insanın içsel doğasına da yazılım yükleniyor. Geleceğin tarımı, yalnız makineyle değil, vicdanla çalışan bir bilincin ürünü olmalıdır. Çünkü doğaya hükmetmek değil, onunla birlikte yaşamak insanlığın gerçek ilerlemesidir.

 

Ve hiçbir yapay din, toprağın duasını kopyalayamayacaktır.

 

Yorum Gönder

0 Yorumlar