TOPLUMSAL FOTOSENTEZ: İNSANLIĞIN ENERJİSİNİ YENİDEN
ÜRETMEK
Üretim, sadece tarlada değil, zihinde de başlar.
Dünya artık enerji krizini yalnız
petrol ve elektrikte değil, insanda yaşıyor. Toplumlar, üretim gücünü
kaybettikçe, varoluş enerjilerini de tüketiyorlar. Oysa doğa, milyarlarca
yıldır bunun çözümünü gösteriyor: fotosentez.
Bitkiler, ışığı maddeye
dönüştürerek yaşamı sürdürüyor. Peki, insanlık neden kendi “enerji
fotosentezini” yapamıyor?
Bugün yaşadığımız kriz, sadece
ekonomik değil, bilinçsel bir tükeniştir.
Tüketim toplumları, sürekli enerji alıyor ama üretemiyor; bilgi, gıda, umut,
dayanışma enerjisi eksiliyor. Bu yüzden artık yeni bir kavrama ihtiyaç var: toplumsal
fotosentez.
Toplumsal fotosentez, bir
medeniyetin yeniden enerji üretme kapasitesidir. Bu süreç, doğadaki gibi ışıkla
değil, bilinçle başlar. Her birey, düşünceyle, üretimle, paylaşmayla
topluma enerji verir. Tarlada üretilen gıda, şehirde üretilen fikir,
laboratuvarda geliştirilen teknoloji, sanatla aktarılan duygu, hepsi birer enerji
dönüşümüdür. Bir ülkenin gerçek gücü, sahip olduğu kaynaklarda değil, kaynakları
dönüştürebilen zihinlerde saklıdır.
Toplum, üretimden uzaklaştığında
değil, düşünmeyi bıraktığında çöker.
Çünkü üretim, sadece ekonomik
değil, psikolojik ve kültürel bir reflekstir. Toplumsal fotosentez, bu
refleksi yeniden canlandırmanın formülüdür. Bu çağda yenilenebilir enerji
sadece güneşte değil, insanda aranmalıdır. Bir toplum, doğayla uyumlu
üretim yaptığında, sadece gıdasını değil, umudunu da yeniler. Her
paylaşılan bilgi, her dayanışma hareketi, her bilinçli üretim, yeni bir ışık
kaynağıdır.
Bir ülkenin fabrikaları değil, inançlı
insanları enerji üretir.
Toplumsal fotosentez, insanın hem
doğadan hem birbirinden öğrendiği kolektif bir aydınlanmadır. Artık
mesele elektrik üretmek değil, yaşam enerjisini yeniden üretmektir. Güneş,
toprağı besler; ama insanı dirilten, inancın ve emeğin ışığıdır.
Toplumsal fotosentez,
insanlığın kendi iç güneşini hatırlamasıdır. Çünkü üretim, yalnız tarlada
değil, zihinde başlar.

0 Yorumlar