ATA TOHUMU POLİTİKASI: ULUSAL BAĞIMSIZLIĞIN DNA’SI

 

ATA TOHUMU POLİTİKASI: ULUSAL BAĞIMSIZLIĞIN DNA’SI

 Bir ulusun bağımsızlığı, gen bankasında değil, toprakta saklıdır.

 

Bir ülkenin sınırlarını haritalar değil, tohumları belirler. Çünkü her tohum, yalnızca bir bitki değil, bir hafızadır. Anadolu’nun bereketli toprağı binlerce yıldır bu hafızayı taşır, kültürü, geleneği ve üretim bilgisini her nesille birlikte yeniden yeşertir. Fakat bugün, o kadim hafıza, küresel tohum tekellerinin laboratuvarlarında çözülüyor. Genetiği değiştirilmiş, patenti alınmış, ticari hale getirilmiş tohumlar; çiftçinin, dolayısıyla ulusun iradesini sessizce elinden alıyor. Bir ülke kendi tohumuna sahip değilse, gıda bağımsızlığını, hatta politik egemenliğini de kaybetmiş demektir.

 

İşte bu yüzden “Ata Tohumu Politikası” yalnız tarımsal değil, stratejik bir bağımsızlık meselesidir.

Ata tohumu, yalnız genetik saflığın değil, ulusal kimliğin biyolojik arşividir.

 

Her tohumda, toprağa duyulan güven, doğaya gösterilen saygı ve üretici bilinci saklıdır.
Bu tohumların korunması, yalnız çiftçinin değil, devletin de güvenlik politikası olmalıdır.
Çünkü gelecekte savaşlar toprakla değil, genetik verilerle yürütülecek. Uluslararası şirketlerin sahip olduğu patentler, ülkelerin sofralarına kadar uzanan bir gıda sömürgesi zinciri oluşturuyor.

 

Buna karşılık Türkiye’nin elinde büyük bir fırsat var: Anadolu tohum mirası.

Bu miras, yalnız tarımsal çeşitlilik değil, aynı zamanda ekonomik direnç ve kültürel istikrar kaynağıdır. Her ilde kurulacak yerel tohum merkezleri, sadece tohum değil, gelecek bilinci üretir. Ata tohumu, üreticiyi şirketten, toplumu ithal bağımlılıktan kurtarır.
Bu nedenle Ata Tohumu Politikası, yalnız geçmişe değil, geleceğe sahip çıkmaktır.
Devletin bu süreci, dijital kayıt sistemleri, genetik bankalar ve sertifikalı dağıtım ağlarıyla güvence altına alması şarttır.

Çünkü bir ülke, toprağını korumadan bağımsız olamaz, tohumunu korumadan var olamaz.

Ata tohumu, bir tarım unsuru değil, bir kimlik belgesidir.


Bu bilince sahip her çiftçi, yalnız üretici değil, geleceğin muhafızıdır. Ve Anadolu’nun kaderi, genetik veri tabanlarında değil, toprakta saklı DNA’sında yazılıdır.


Yorum Gönder

0 Yorumlar